

اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
İSLAM DİNİNE GÖRE KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR
KUL HAKKINA NELER GİRER?
-
İnsan öldürmek.
-
Yalan söylemek ve hile yapmak.
-
Gıybet ve iftira etmek.
-
Hırsızlık yapmak.
-
Emanetlere de hıyanet edip sahibine vermemek.


-
Bir kimsenin namus ve şerefine sataşmak.
-
Birisiyle alay etmek onları küçük görmek sövmek veya kötü söz söylemek.
-
Vermiş olduğu sözde durmayarak birisini bekletmek.
-
Rüşvet alıp-vermek.
-
Kötü zanda bulunmak.
-
Başkalarının özel hayatlarını araştırmak.
-
Birisine sövmek veya kötü söz söylemek.
-
Birisini dövmek ya da yaralamak.
-
Başkasının çocuğunu ise ücretsiz çalıştırmak

KUL HAKKIYLA İLGİLİ AYET VE HADİSLER
ALLAH[C.C],“Aranızda mallarınızı bâtıl sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını, bile bile haksız yere yemek için, mallarınızı hâkimlere rüşvet olarak vermeyin.” buyurmuştur.
(el-Bakara, 188)
Bir ayet-i kerimede ise,“Ey îmân edenler! Karşılıklı rızâya dayanan ticâret hâli müstesnâ, mallarınızı bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda yemeyin…”buyrulmuştur.
(en-Nisâ, 29)
Bir gün Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Yalan yemin ile bir Müslümanın hakkını alan kimseye Allah -celle celâlühû- Cenneti harâm eder ve Cehennemi farz kılar.” buyurmuştu.
“–Az bir şey olsa da mı yâ Resûlallâh?” diye sordular. Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Erak ağacından bir çubuk da olsa!” buyurdu ve bu sözünü üç defâ tekrarladı.
Bir hadiste ise, Allah’ın huzurunda hesabı sorulacak olan günahlar affedilebilecek olanlar, affedilemeyecek olanlar ve affedilmesi şarta bağlı olanlar şeklinde üçe ayrılmıştır. Birincisinin kulun Allah’a karşı işlemiş olduğu günahlar, ikincisinin inkârcılık, üçüncüsünün de kul haklarından doğan günahlar olduğu bildirilmiş, başka bir hadiste de üzerinde kul hakkı bulunan kimsenin hiçbir maddî bedelin geçerli olmayacağı kıyamet gününden önce hak sahibiyle helâlleşmesi istenmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.s.), üzerinde kul hakkı bulunan kişilerin, hak sahibi olan mazlumlardan helallik almalarını öğütlemiştir. Bunun yapılmaması durumunda haksızlık yapan kişinin salih amellerinin, haksızlığı ölçüsünde alınarak hak sahibine verileceğini, eğer verilecek salih amel bulunamazsa o zaman da mazlumun günahlarının zâlime yükleneceğini belir
Sonuç olarak üzerinde kul hakkı bulunan bir insan, muhatabını bulup helâllik dilemek mecburiyetindedir. Bu hâk, gıybet, iftira, yalan isnadı... vs. gibi manevî boyutlu haklar ise, ancak hak sahibiyle açık-seçik konuşularak helâl ettirilebilir. Eğer hakkın borç-alacak gibi maddî boyutu varsa, bunları hemen ödeme cihetine gidilmelidir.
